2 Şubat 2017 Perşembe

HEM EVİNİ HEM YÜREĞİNİ AÇMAK !

İnsanoğlunun temel ihtiyaçlarından birisidir , barınma . Kimi zaman dört duvar olur bu barınacak yer kimi zamansa bir yürek . Sizce hangisi daha önemlidir ? Aslında önemli olan güzel yüreklerde barınabilmektir.Dört duvar yıkılır gider elinizde bir şey kalmaz evet yenisini yapabilirsiniz eskisi gibi de olur belki fakat soğuk dört duvar arasında barınmak sımsıcak bir yürekte barınabilmekten elbette önemli değildir.  


İtalya’daki ev sahibim Roberta da bana hem evini hem de yüreğini açtı . Roberta ile tanışmam ise gerçekten çok ilginç oldu . Kendime sosyal medyada İtalyan arkadaş ararken Silvia ile tanıştım . Hala daha görüşürüz burada. Silvia’ya ev bulamadığımı söylediğimde bana kendisinin geçen yıl kaldığı evi önerdi. Ev sahibi Roberta ile bu şekilde iletişime geçtim . Kendisi İngilizce bilmiyorken ben de İtalyanca bilmiyordum . Aramızdaki translater ise Silvia oldu. Günlerce yazıştıktan sonra Roberta evi bana vermeyi kabul etti ama o zamanlar bilmiyordum henüz o güzel yüreğini de bana açtığını.
Yani aslında Silva’nın geçen sene kaldığı evde artık ben kalacaktım hatta onun odasında. Hayat nasıl da böyle minik mucizelere gebe değil mi ?



Roberta Teramo’ya geldiğim gün beni hemen aldı , otobüsten önce durağa gelmiş beni bekliyordu çoktan . Pespembe saçları yüzünden hiç eksilmeyen gülümsemesi ve güzelliği kalbine de yansımıştı ev sahibimin. Sımsıcak bir şekilde sarıldı beni gördüğünde o an anladım çok şanslı olduğumu. Milyon tane bavulumu arabasına doldurup evin yolunu tuttuk , evde bir şey yok diye beni önce markete getirip alışveriş yapmamı sağladı . Bak bunun tadı güzeldir , tuz da alalım akşam yemek için aperatif bir şeyler de alalım diye resmen tüm alışverişi kendisi yaptı. Şayet benim kafam hala bir milyondu . Sonrasında eve geçtik beni hala bırakmadı eşyalarını yerleştir pizza yemeğe gideceğiz dedi. Bütün bunlar olurken ben yüzüme memnuniyetin zirvesini yaşadığımı gösteren bir gülümseme yapıştırmış onunla geziyordum .

Pizzamızı yerken sunulan içkiyi kabul etmeyip Müslüman olduğumu söylediğimde hiçbir şekilde yargılamadılar beni hatta bu pizzadan yeme öyleyse onda domuz eti vardır diye beni uyardılar. İçki iç diye ısrar etmediler , dışlamadılar . Herkes kendi halinde burada kimse kimsenin dinine , kıyafetine , düşüncelerine karışıp onu yargılamıyor . Zaten yargılamak da Allah’a mahsustur , öyle değil mi ?  
Roberta o gece bana yalnız olmaktan korkarsam kendisinin burada kalabileceğini dahi söyledi. Bana nevresimden havluya , saç kurutma makinesine kadar her şey verdi . Hala daha da bana yazar halimi hatrımı sorar . Malum burada sürekli sallanıyoruz , depremler artık hayatımın parçası oldu. Hepsinde nasıl olduğumu sorar , bir sıkıntım olursa hemen ona yazmamı ister.



Elbette böyle bir ilgi bende beklemiyordum . Üstelik bir yabancıdan . Yarım yamalak İtalyancam ile sağlıklı bir iletişim kuramadığım birinin benimle bu kadar ilgilenmesi beni çok mutlu etti burada. Ailemden uzakta sevdiklerimden uzakta iken bu mutluluklar yaşama sevinciniz oluyor , inanın bana . 


Hani derler ya karşındaki kaç dil bilirse bilsin seni anlamak istemedikten sonra hiçbir şey işe yaramaz. Aslında tek bir dil var bilmemiz gereken . O dil de sevgi ile dolu olan bir dil. Eğer o dili bilirseniz dünyada iletişim kuramayacağınız insan yok .



-Benim bahsettiğim sevgi : Kör gözleri açan , korkuya bile baskın çıkan , hayata mana katan , doğanın yıkım kanunlarına kafa tutan , serpilmemizi sağlayan sınır tanımayan sevgi ...

 -Her Kalp Kendi Şarkısını Söyler – Jan Philipp Sendker

Yorumlarınızı Esirgemeyin :)

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder