11 Ekim 2017 Çarşamba

DÖRT İTALYAN İLE BİR TÜRK !

Hani  Karadenizli Temel fıkraları vardır ya , bir İtalyan bir Fransız bir de Temel gibi. Ben de aynı fıkranın kahramanı konumunda bir hayat yaşıyordum İtalya'da . Dört İtalyan ve bir Büşra aynı evde yaşıyormuş . İtalya’ya gelmeden önce İtalyanca öğrenebilmek için hep İtalyanlarla beraber yaşamak istemiştim . Ve kör istedi bir göz Allah verdi iki göz atasözü  Büşra istedi bir İtalyan Allah verdi dört İtalyan olarak vücut buldu hayatımda.


Peki ya kim bu İtalyanlar önce oradan başlayalım . Lorenzo , Mara , Valeria ve Veronica.
Lorenzo ve Mara sevgili.Son sınıf Hukuk Fakültesi öğrencileri. Lorenzo çok komik bir kişiliğe sahip. ‘’ A Buuusra ‘ diye bana seslenir . Kimi zaman ‘Bak onu böyle yapma böyle yap ‘ diye uyarır kimi zaman elinde bir tabak bisküvi , patlamış mısır tarzı şeyler getirir odama. Ben yemek yaparken yanıma gelir ‘ Ne yapıyorsun ‘ diye sorar meraklı meraklı. Bir keresinde kızarttığım patateslerden uzattığımda ‘ Aaa gerçekten mi ? ‘ diye şaşırmış ‘ Bir dakika Mara ‘ da gelsin mi yemek için ‘ diyip koşa koşa Mara’yı çağırmıştı. Lorenzo boğazına düşkün biraz. Yemek yerlerken Mara’ya ben doymadım yaaa der dolabı açar bir şeyler karıştırır. İngilizcesi de epey komik . Bana bir şeyler anlatmayı çalışır bulamaz sonra hemen translate açar telefondan Türkçe yapar ‘ Bak bak bu ‘ der. Tam bir futbol manyağıdır geldiğim zaman bana ‘ Fenerbahçeli misin Galatasaraylı mı ? ‘ diye sormuş Arda Turan’dan başayıp bildiği Türk futbolcuları saymıştı . Ayrıca kebabı da çok sever . Türkiye’deki şehirleri anlatırken Adana kebabla ünlüdür dediğimde oraya gitmem lazım gitmem lazım diye sayıklamıştı dakikalarca. İstanbul’a da gelmeyi çok istiyor fakat medyaya yansıyan bazı olumsuz haberler bu isteği bastırıyor.
                                                                                                                                              

Mara ise sürekli gülümseyen yüzüyle dolaşır etrafta. Mimiklerini çok güzel kullanır . Bazen konuşmadan birbirimizi anladığımız olur. Yemek yapmayı sever genelde yemeği Mara yapar bulaşıkları da Lorenzo yıkar. Lorenzo bir şeyi yanlış yaptığında ‘ Amooo ‘ ( Canım ) diye ufak çaplı isyan eder . Mara Türkçe konuşmaya da çok elverişli.Öğrettiğim Türkçe kelimeleri hemen kapar pat diye söyler.Sonra da dönüp hava atar diğerlerine .

Valeria , Lorenzo’nun kız kardeşi. Hukuk Fakültesi birinci sınıfta okuyor . Haftada iki gün dersi var . Salı günü gelip Cuma günü evine geri gider. Bir kere bulgur pilavı yaptığımda iki tabak yemişti ki normalde yalnızca salata ile karın doyurur. Bana da ben bilmem pek yemek yapmayı demişti. Takma tırnakları , hoş makyajı ile bakımından ödün vermez hiç. Elinden de telefon hiç eksik olmaz. Benim İtalyanca konuşmamı video çeker , snap atar , canlı yayın yapar. Benim Türk arkadaşım diye cümle aleme duyurdu beni saolsun . İtalyanca konuşmayıp İngilizce konuşursam ‘ Hayır Büs İtalyanca konuş , İngilizce yok artık ‘ der. Bana komik şeyler öğretir sonra hadi hadi tekrar et diye ben söyleyebilene kadar peşimi de bırakmaz .

Veronica , geçen sene Slovenya’da Erasmus yapmış iyi İngilizceye sahip ev arkadaşım . Kıvırcık kısa saçları , yeşil gözleri ile epey güzeldir kendisi. Evde bir anlaşıma sorunu olunca devreye girer İngilizce çevirmenlik yapar aramızda . ‘ Buuu ‘ diye beni gördüğü zaman seslenir patır patır İtalyanca cümleleri sıralar sonra. Sevgilisi Francesco hemen hemen her hafta bizim eve gelir . Elinde de tatlı ile . Getirdiği tatlılar tadı damakta bırakacak cinsten olur hep .Bana da ‘ Busra manca manca ‘ ( ye , ye ) diye getirdiği tatlıları işaret eder.

İtalyanlar pek meraklı . Bana Müslümanlığı , Ramazan bayramını , neden domuz eti yemediğimizi , Türklerin nasıl bir yaşam tarzı olduğunu , onu bunu şunu her şeyi sorarlar. Onlarla yaşamam benim için büyük avantaj oldu . Dil öğrenme konusunda bana çok yardımcı oluyorlar ve ilerleme kaydetmemi sağlıyorlar.
Ben onlar sayesinde yanındakinin seni anlaması için illaki ana dilinin aynı olması gerekmediğini öğrendim . Bir insanın seni anlaması ya da anlamaması dilden de öte bir şey. İtalya’daki ailem oldular benim . Hepsini ayrı ayrı severim


-Başkalarını yalnızca kendini sevdiğinde sevebilirsin. Başkalarının kalbine yalnızca kendi kalbini açtığında ulaşabilirsin .

-Ferrarisini Satan Bilge –Robin S.Sharma