11 Ekim 2017 Çarşamba

DÖRT İTALYAN İLE BİR TÜRK !

Hani  Karadenizli Temel fıkraları vardır ya , bir İtalyan bir Fransız bir de Temel gibi. Ben de aynı fıkranın kahramanı konumunda bir hayat yaşıyordum İtalya'da . Dört İtalyan ve bir Büşra aynı evde yaşıyormuş . İtalya’ya gelmeden önce İtalyanca öğrenebilmek için hep İtalyanlarla beraber yaşamak istemiştim . Ve kör istedi bir göz Allah verdi iki göz atasözü  Büşra istedi bir İtalyan Allah verdi dört İtalyan olarak vücut buldu hayatımda.


Peki ya kim bu İtalyanlar önce oradan başlayalım . Lorenzo , Mara , Valeria ve Veronica.
Lorenzo ve Mara sevgili.Son sınıf Hukuk Fakültesi öğrencileri. Lorenzo çok komik bir kişiliğe sahip. ‘’ A Buuusra ‘ diye bana seslenir . Kimi zaman ‘Bak onu böyle yapma böyle yap ‘ diye uyarır kimi zaman elinde bir tabak bisküvi , patlamış mısır tarzı şeyler getirir odama. Ben yemek yaparken yanıma gelir ‘ Ne yapıyorsun ‘ diye sorar meraklı meraklı. Bir keresinde kızarttığım patateslerden uzattığımda ‘ Aaa gerçekten mi ? ‘ diye şaşırmış ‘ Bir dakika Mara ‘ da gelsin mi yemek için ‘ diyip koşa koşa Mara’yı çağırmıştı. Lorenzo boğazına düşkün biraz. Yemek yerlerken Mara’ya ben doymadım yaaa der dolabı açar bir şeyler karıştırır. İngilizcesi de epey komik . Bana bir şeyler anlatmayı çalışır bulamaz sonra hemen translate açar telefondan Türkçe yapar ‘ Bak bak bu ‘ der. Tam bir futbol manyağıdır geldiğim zaman bana ‘ Fenerbahçeli misin Galatasaraylı mı ? ‘ diye sormuş Arda Turan’dan başayıp bildiği Türk futbolcuları saymıştı . Ayrıca kebabı da çok sever . Türkiye’deki şehirleri anlatırken Adana kebabla ünlüdür dediğimde oraya gitmem lazım gitmem lazım diye sayıklamıştı dakikalarca. İstanbul’a da gelmeyi çok istiyor fakat medyaya yansıyan bazı olumsuz haberler bu isteği bastırıyor.
                                                                                                                                              

Mara ise sürekli gülümseyen yüzüyle dolaşır etrafta. Mimiklerini çok güzel kullanır . Bazen konuşmadan birbirimizi anladığımız olur. Yemek yapmayı sever genelde yemeği Mara yapar bulaşıkları da Lorenzo yıkar. Lorenzo bir şeyi yanlış yaptığında ‘ Amooo ‘ ( Canım ) diye ufak çaplı isyan eder . Mara Türkçe konuşmaya da çok elverişli.Öğrettiğim Türkçe kelimeleri hemen kapar pat diye söyler.Sonra da dönüp hava atar diğerlerine .

Valeria , Lorenzo’nun kız kardeşi. Hukuk Fakültesi birinci sınıfta okuyor . Haftada iki gün dersi var . Salı günü gelip Cuma günü evine geri gider. Bir kere bulgur pilavı yaptığımda iki tabak yemişti ki normalde yalnızca salata ile karın doyurur. Bana da ben bilmem pek yemek yapmayı demişti. Takma tırnakları , hoş makyajı ile bakımından ödün vermez hiç. Elinden de telefon hiç eksik olmaz. Benim İtalyanca konuşmamı video çeker , snap atar , canlı yayın yapar. Benim Türk arkadaşım diye cümle aleme duyurdu beni saolsun . İtalyanca konuşmayıp İngilizce konuşursam ‘ Hayır Büs İtalyanca konuş , İngilizce yok artık ‘ der. Bana komik şeyler öğretir sonra hadi hadi tekrar et diye ben söyleyebilene kadar peşimi de bırakmaz .

Veronica , geçen sene Slovenya’da Erasmus yapmış iyi İngilizceye sahip ev arkadaşım . Kıvırcık kısa saçları , yeşil gözleri ile epey güzeldir kendisi. Evde bir anlaşıma sorunu olunca devreye girer İngilizce çevirmenlik yapar aramızda . ‘ Buuu ‘ diye beni gördüğü zaman seslenir patır patır İtalyanca cümleleri sıralar sonra. Sevgilisi Francesco hemen hemen her hafta bizim eve gelir . Elinde de tatlı ile . Getirdiği tatlılar tadı damakta bırakacak cinsten olur hep .Bana da ‘ Busra manca manca ‘ ( ye , ye ) diye getirdiği tatlıları işaret eder.

İtalyanlar pek meraklı . Bana Müslümanlığı , Ramazan bayramını , neden domuz eti yemediğimizi , Türklerin nasıl bir yaşam tarzı olduğunu , onu bunu şunu her şeyi sorarlar. Onlarla yaşamam benim için büyük avantaj oldu . Dil öğrenme konusunda bana çok yardımcı oluyorlar ve ilerleme kaydetmemi sağlıyorlar.
Ben onlar sayesinde yanındakinin seni anlaması için illaki ana dilinin aynı olması gerekmediğini öğrendim . Bir insanın seni anlaması ya da anlamaması dilden de öte bir şey. İtalya’daki ailem oldular benim . Hepsini ayrı ayrı severim


-Başkalarını yalnızca kendini sevdiğinde sevebilirsin. Başkalarının kalbine yalnızca kendi kalbini açtığında ulaşabilirsin .

-Ferrarisini Satan Bilge –Robin S.Sharma 

10 Nisan 2017 Pazartesi

KARIŞ KARIŞ İTALYA - DÖRDÜNCÜ DURAK : VENEDİK

Venedik ( İtalyancası ile Venezia)

Gidip gören herkes için aşkı sevgiyi çağrıştıran bir yer bence . Gondollarıyla , kanallarıyla , köprüleri ile huzurun de şehri aynı zamanda. Sular altında bir şehir. Peki neden sular altında kalmış önce onu öğrensek miii ?






Venedik’teki binalar birbirine çok olarak bir araya getirilen ahşap kazıklar üzerine inşa edilmiş.












Su altında oksijen olmadığı için ahşap kazıklar çürümemiş ve tam tersine sertleşmiş.Ardından da kum ve çamur tabakayı geçerek kile batmaya başlamış.Kazıklar hala sağlam ve binaların temelleri bunlardan olmuşmuş.6 yüzyıl önce Venedikliler kendilerini saldırılardan korumak için akarsuların yönlerini değiştirmişler.Ve bu akarsular da şehrin etrafını sularla kaplamış.20.yüzyılda artezyen kuyuları sebebiyle Venedik batmaya başlamış .Artezyen kuyularının kullanımı yasaklanmış ama şehir hala batma tehlikesi ile karşı karşıya .














1-PIAZZA DUCALE – DÜKLER SARAYI



Piazza Ducale Dükler Sarayı anlamına geliyor . 14.yüzyılın ortalarında gotik mimari olarak inşa edilmiş.1923’te müzeye dönüştürülmüş.Dükün Dairesini sarayın içinde görmek ve o dönem Venediklileri hayal etmek mümkün. Zaten İtalya’nın başka herhangi bir kesiminde bir saray görmedim sanırım bu da nadir yerlerden olsa gerek .





2-PONTE DI RIALTO – RİALTO KÖPRÜSÜ


Bu köprü Büyük Kanal üzerinde ve şehri S şeklinde ikiye bölüyor. Venedik biliyoruz ki zamanında deniz ticaretini elinde tutuyormuş . O sıralarda dünyanın dört yanından gelen mallar Rialto’daki pazarlarda satılıyormuş.









3-CA’d’ORO
Burası Altın Ev olarak bilinmektedir. Büyük Kanal’da bulunan bir saray . Yine gotik mimarinin bir örneği . Ön cephesi çiçekli süslemelerden oluşuyor.



4-SANTA MARIA DELLA SALUTE BAZİLİKASI



Venedik’in en önemli simgelerinden biri olan bu yapı 1630 yılında veba salgını şehri vurduktan sonra sağlığa adanarak inşa edilmiş.






5-SAN MARCO MEYDANI



Sanırım sadece Venedik’in değil dünyanın en güzel meydanlarından da birisidir burası . İlk olarak manastır bahçesi olarak inşa edilse de sonraları dini ve politik bir yere dönüşmüş.







6-AHLAR KÖPRÜSÜ
Bu köprü hapis cezası alan mahkumların ceza evine giderken kullandıkları köprüymüş . Fakat bu hapishane şartları çok kötü olduğu için mahkumlar hayatlarını burada kaybedermiş.Mahkumlardan bunu bildiklerinden köprüden geçerken son kez Venedik’e bakıp aahh çekerlermiş. Lord Byron da bu olaydan ilham almış ve köprünün adı Ahlar Köprüsü olmuş.Bir de güneş batarken bu köprüde öpüşen çiftler aşklarının ölümsüz olacağına inanırmış. (?) 









7-FONDACO DEI TURCHI – TÜRK SARAYI


Eveeet sanki ‘ Nasıl yaa Türk Sarayı mı , hem de Venedik’te dediğinizi duyar gibiyim . Aynen arkadaşlar Venedik’te Türk Sarayı . 






Elbette bir sebebi var . Burun bakalım neymiş sebebi.



13.yüzyılda Giacomo Palmier tarafından inşa edilmiş bir saray . Saray Bizans tarzında yapılmış.Venedik’teki Osmanlı nüfusuna hizmet ediliyormuş.Osmanlı Devleti Venedik ile önemli ticaretler yapmış .Bu ticaretlerin de artmasıyla saray yapıldıktan sonra bu sebeple Türklere tahsis edilmiş.O dönem burada ticaret yapan tüccarlar bugünün Sabancı ve Koçları imiş. Valla araştırmalarımın yalancısıyım . Şuan müze olarak kullanılıyor ama gerçekten gördüğünüzde diğer İtalyan yapılarından farklı olduğunu da anlamak mümkün. 







Venedik’te aslında gün geçirmeme rağmen kendimi en çok haya kırıklığına uğrattığım şehir oldu . Gezini son zamanlarına yaklaşmaktan ötürü yaşadığımız yorgunluk sağlıklı gezmemize izin vermedi . Tabi bir de geceyi dışarıda geçirmekten ötürü sonraki günümüzün çöpe gitmesi cabası oldu .  Hatta arkadaşımla hala tartışırız , Ya biz Venedik’te ne yaptık o kadar gün diye . Valla hala bizde çözemedik ne yaptığımızı . Ama siz öyle yapmayın güzel güzel gezin.




Hmmm bu arada sanırım sırada Floransa var . Takipte kalın J

6 Nisan 2017 Perşembe

KARIŞ KARIŞ İTALYA - ÜÇÜNCÜ DURAK : MİLANO

Akıllarda modanın başkenti olma şanıyla yer etmiş İtalya’nın tarihi dokusunu modayla harmanlamış şehri Milano .



Milano’ya Roma-Pisa gezimizden sonra üçüncü durak olarak gitmiştik . Milano öyle bir kent ki tren istasyonunu alışveriş merkezi zannetmiştim evet evet şaka yapmıyorum gerçekten öyle zannettim . Binayı dışarıdan gördüğünüzde ee bir de akşam ışıklandırmasına denk geldiyseniz bu yanılsama kaçınılmaz olacaktır.



1-DUOMO Dİ MİLANO – MİLANO KATEDRALİ




İkinci şok geçirdiğim an ise Duomo Katedralini gördüğüm an oldu . Katedral o kadar devasa bir yapı ki bulunduğu sokağın neredeyse yüzlerce metre ötesinden tüm heybeti ile söz kırpıyor. 
Duomo di Milano  dünyanın dördüncü büyük katedrali . Beyaz mermerden inşa edilmiş . 1386 yılında Gian Visconti emri ile yapılmaya başlanmış. 


Visconti ailesi Milano’nun yöneticisi olan zengin bir aileymiş o zamanlar.İnşaat İtalyan Alman ve Fransız ustalar tarafından tamamlanmış.1800lü yılların başında Napolyon’un emri ile ön cephesi Fransız mimar Nicolas de Bonaventure tarafından yapılıp 1905 yılında da tamamen son haline kavuşmuş.500 yılda yapımı tamamlanmış , yaklaşık 11.700 metrekare yer kaplıyor. Üzerinde 3500 tane heykel varmış .
Rivayete göre katedral yapılırken yapılan bir anlaşmaya göre inşaat tamamen bittiğinde yapı tüm dünyanın olacaktır bu nedenle de İtalyanlar katedralin ufak kısımlarında sürekli inşaatı devam ettirmekte imiş.  




Duomo gördüğünüz anda sizin hayranlıktan donup kalmanıza sebep oluyor yani biz öyle olduk . Öyle bir işlenmiş ki sanki o heykeller dokunsanız elinize batacak ve parmağınıza kanatacak gibi sivri sivri duruyor.


Fakat içi  kadar da ihtişamlı değilmiş ben girmedim söyleyenler yalancısıyım .Milano maceramız biraz olaylı başladığından bir de muhteşem bir zamanlama ile gittiğimizden metrelerce uzanan kuyruğu beklemeyi gözüm kesmedi . Bir de artık kilise ve çarmıha gerilmiş Hz.İsa görmekten akıl sağlığımı yitirmekten korktuğum gerçeği var .






2- GALLERIA VITTORIO EMANUELE  II




Dünyanın ilk alışveriş merkezlerinden biri olmak şanına sahip. Prada’ların Gucci’lerin ve daha bir sürü İtalyan meşhur markalarının vitrinlerden size göz kırpıyor. . Sanırım her zaman da tıklım tıklım . Turistlerin katedralden sonraki ikinci durağı da burası zaten .







 Milano’nun kalbi burası zaten . Normalde gezmeye gittiğim yerlerde AVM gezmeyi tercih etmem ama burası gerçekten görülmesi gereken bir yer . 


Tabandaki mozaik işçiliği ve tavandaki demir işçiliği ile bu pasaja sizde hayran kalacaksınız.













3-LEONARDO DA VİNCİ MEYDANI



Duomo ve Galleria Vittorio Emanuele’den sonra huzurlu ve sakin bir meydan olan arıyorsanız işte tam burası tam aradığınız yer . Şehrin kalabalığını bir an unutup dinlenmek için bire bir.Tabi ihtişamlı Leonardo heykeli ile de bir selfie çekmeyi unutmayın J 


Meydanın tam karşısında da La Scala tiyatrosu bulunmakta .Tabi eğer gösteri izlemek  isterseniz aylar öncesinden bilet almak gerek .





 4- QUADRILATERO d’ORO – ALTIN DÖRTGEN



Eveeett   ee hani moda anlattın o kadar bu kadar mı diyorsanız evet arkadaşlar şimdi modaya geçiyorum. Altın Dörtgen : Via Montenapoleone , Via Della Spiga , Via Manzoni ve Via Sant’Andrea caddelerinin meydana getirdiği bölgenin ismi .


 Bu caddeleri gördüğünüz zaman neden Milano’nun Moda’nın Kalbi ünvanını elinde bulundurduğunu anlayacaksınız.






























5-INDIRO MONTANELLI PARKI


Bu park benim aşık olduğum bir yer oldu . İtalya her ne kadar tarihi binaları ile nam salmış olsa da şehirlerde kesinlikle doğal yaşam tahrip edilmemiş. Hatta çok önem veriliyor . Parklarda her daim spor yapan İtalyanlar var . Koskocaman ağaçlar huzur veriyor baktıkça.





















6-SFORZESCO KALESİ



Bu kale uzun yıllar boyu Milano’ya hakim olan ailelerin ev sahipliğini yapmış.Şuan içerisinde birkaç müze bulunmakta. 

















7-SANTA MARIA DELLE GRAZIE KİLİSESİ  
Bu kilisede benim henüz okumadığım – ve bu sebeple de çok pişman olduğum – Da  Vinci ‘nin Şifresi kitabında geçen Leonardo Da Vinci’nin  ‘’Son Akşam  Yemeği ‘’tablosu bulunmakta . Fakat önceden rezervasyon yaptırmak gerekli olduğunu bilmediğimiz için biz görememiştik .Giderseniz aklınızda bulunsun .  












Milano aklımda tamamen vitrinleri ile yer etmiş bir yer oldu . Aynı markanın mağazasından 10 metre arayla iki tane görebilirsiniz ama içinde satılanlar farklı , bir mağaza Türkiye’de gördüklerimizin en az iki katı büyüklükte . Vitrinlerde çok güzel çok güzel diyerek yengeç misali yan yan yürüyerek geçmeniz olası . Fiyatları ise ben Christmas zamanı gittiğim için çoğu şey indirimliydi ama yinede Euro can yakıyor tabi . Bir de Erasmus öğrencisi olunca ancak bakmakla yetiniyorsunuz.  
Bir de Como Gölü var . Sanırım gidip de pişman olduğum yer orası oldu . Gidiş geliş 9 euro tren ücreti verip de görünce ( Merve ile ikimizin de Karadenizli olmaktan ibaret ) Buu ne yaaa bizim köy daha güzel diye isyan ettik . George Clooney’ın villası varmış peh peeh .











Gezerken başıma sürekli  komik şeyler geliyor . Bunların biri de Milano’da olmuştu . Duomo’nun önünde fotoğraf çekerken birisi yaklaşık elime mısır uzattı ben de anlamadım o sıra zaten katedralin şaşkınlığından çıkamamışım alıverdim . Onları almamla beraber etrafıma güvercinler doluştu. Ben de korkuyla bi fırlattım mısırları tabi bir de cırladım bütün turistler bana döndü baktı ne oluyor gibisinden . Bende Merve’ye doğru koşuyorum annesine koşan çoçuklar gibi .
Eveet arkadaşlar Milano maceramda böyle geçti gitti . Sıradaki şehir neresi olsu  Floransa mı Venedik mi onu düşünüyorum şuan , siz ne istersiniz acaba . Venedik mi olsa hmmm neyse artık göreceğiz bakalım sırada ne var .   



Hoşçakalın arkadaşlar takipte kalmayı unutmayın :)


20 Mart 2017 Pazartesi

KARIŞ KARIŞ İTALYA - İKİNCİ DURAK : PİSA !

Her ülkenin kendisiyle özdeşleşmiş turist akınına uğrayan mekanları vardır.İtalya’da Kolezyum’dan sonraki simge de kuşkusuz Pisa kulesidir . Yamuk olması ile meşhur olan turistlerin düzeltmeye çalışıp poz verdiği kule .









Pisa çok küçük bi şehir . Roma’ya yaklaşık dört beş saat uzaklıkta .İki günlük Roma turundan sonra biz de arkadaşımla Pisa’ya geçmiştik.

Otobüs durağından yaklaşık yarım saat yürüme mesafinde olan Pisa kulesini gördüğümüz an ‘ Aaaaaa valla yamukmuş !!! ‘ dedik Merve ile beraber bir ağzından.









Pisa kulesi aslında hayalimde olandan daha küçüktü . Minyatür gibi bir şey sanki arkadaşlar.Sağa doğru yamuk minik bir kule . Yamukluğunun sebebi ise pek çok kez araştırılmış ve ortaya da birçok fikir çıkmış.1173 yılında atılan temel mermer ve kireçten oluşuyormuş . Kule yuvarlak bir temel üzerine inşa edilmiş.Kum , deniz kabukları ve kil üzerine . 






Kulenin güney tarafında bulunan toprak daha çok sıkıştırılabilirmiş ancak bina bu sebepler yüzünden yıkılmamış ve sağa doğru eğilmeye başlamış.
Zaten ‘ Torre Pendente di Pisa’ Eğilen Pisa Kulesi olarak bilinmekte.






Kule İtalya’nın Pisa kentinde Mucizeler Meydanı ‘ Piazza dei Miracoli’de bulunmaktadır.Kule meydanda bulunan kilisenin çan kulesi olarak inşa edilmiş.İlk beş yıl dik kalıp üçüncü katın inşasından sonra  eğilmeye başlamış.Hatta kulenin inşaatı Cenova Savaşı nedeniyle 100 yıl duraklamış.



















1987 yılında Unesco Dünya Mirası ilan edilmiş.2001 yılında da turistler için ziyarete açılmış.Kulede 7 tane çan bulunur.294 basamak çıkılarak kuleye ulaşılır.








Elbette gelen turistlerin hepsi Pisa’yı düzeltirken , tekmelerken , iterken , sırtına alırken , sarılırken milyonlarca fotoğraf çekiliyor. 












Aslında bir köşede oturup saatlerce insanları izlemelik bir yer . Tabi dikkatli olmazsanız da telefonunuzu , cüzdanınızı kaptıracağız bi yer aynı zamanda . Hırsızlar turistlerin fotoğraf merakını fırsat bilip pusuda bekliyor. Burada birçok hırsızlık olayı yaşandığını duydum.Hatta karşılaştığım bir Tayland’lı kız telefonunu çaldırmıştı.Polis ise hiçbir şey yapamayacağını söylemişti.















Bu arada Pisa’da yapacak başka hiçbir şey de yok .Eğer geleceksiniz günübirlik gelmeniz yeterli.Kulenin yanında bulunan kiliseyi de gezer günü bitirirsiniz .

















Fotoshop yapsak daha iyiymiş :D
Tabi bu fotoğraf için ne kadar uğraşacağınıza da bağlı.











Sağ yapmalar sol yapmalar geri gelmeler bir türlü doğru düzgün olmayan fotoğraflar ile Pisa hala zihnimde kahkahalarla hatırladığım bir şehirdir.





Ve bir de Türkçe öğrenmiş olan satıcılar.Ben satıcıya magnetlerin fiyatını İtalyanca sorup , sonra Merve'ye dönüp 'Burda pahalı başka yere bakalım ' deyince satıcı birden ' Abla gel gel üç tanesi beş lira'diye seslendi . Biz şok . Meğer satıcıların çoğo böyle Türkçe öğrenmiş bizde gezdikçe fark ettik bu durumu.









İtalya’dan yayınlar devam ediyor , takipte kalınız J



16 Mart 2017 Perşembe

ERASMUS SON İŞLEMLER

Merhabalaaaar sevgili arkadaşlarım . Şuan için Erasmusla ilgili son yayınım bu olacaktır.Sınav , dersler , hibe ve vizeden sonra şuan gittiğiniz ülkede yapmanız gerekenlerle ilgili ufak bir yayınla sizlerleyim.








Arkadaşlar Erasmus hayatınızda ufkunuzu açacak bir programdır.Eğer buna niyetiniz varsa sakın vazgeçmeyin.Her zorluğun üstesinden gelinebilir ama pişmanlıkların  hayır.








NOT : Arkadaşlar vizenizi aldıktan sonra okulunuza gidip vizeli pasaportun fotokopisini verip imzaları atıyorsunuz.Sonrasında da okulunuz size bir şifre gönderiyor ve formalite olarak online bir İngilizce sınav çözüyorsunuz.Sonrasında seviyenize göre size kurs gönderiliyor.Kurs  online oluyor.Katılıp katılmamakta özgürsünüz.







Her neyse ne diyordum evet artık Erasmus için seçtiğiniz ülkeye geldiniz.Okulunuz tarafından eğer böyle bir sistemleri varsa  size mentörler yardımcı oluyorlar.İtalya’daki okulumda bu sistem var .Beni mentörler ve ev sahibim karşılamıştı.Mentörlerle okula gidip gerekli belgeleri imzaladık.Oturma izni için başvuruları yaptık . Oturma izni İtalya’da sıkı bir şekilde takip ediliyor yani almamak gibi bir seçeneğiniz yok. Sanırım 160 Euro gibi bir ödeme yapmıştım .





Bu izinle yurtdışında gezerken pasaporta ihtiyaç dıuymadan da gezebilirsiniz ama işi riske atmaya da gerek yok . Ben ikisini de hep üzerimde bulunduruyorum.






Arkadaşlar bir de daha önce derslerle ilgili yayınımda belirtmiştim .Geldikten sonra derslerinizi değiştirebilirsiniz.Buradaki ofisle ve Türkiye’deki okulla bağlantılı olarak bunu yapabilirsiniz.Seçtiğiniz derslerin hocalarıyla konuşup Erasmus öğrencisi olduğunuzu söylüyorsunuz .


(İTALYA İÇİN )Size yardımcı oluyorlar İngilizce bilen hocaların derslerini seçmeniz sizin için avantaj olur . Sınavı İngilizce yapıyorlar.




Okuldan size verilen bir belge var o belge ile sınava girdikten sonra  belgeye geçme kalma durumunuzu yazdırıyorsunuz . Buradaki dersi Türkiye’de hangi ders ile eşleştirmişseniz o dersi geçmiş sayılıyorsunuz.




Arkadaşlar İtalya’da Erasmus ile ilgili burada Erasmus yapmak isteyenler için yeni bir yayın hazırlıyorum.


Takipte kalın ,  sevgilerle J



13 Mart 2017 Pazartesi

ERASMUS İÇİN DÖRDÜNCÜ ADIM : VİZE

Sınavı kazandık , learning agreement’ları doldurduk , dersleri imzalattık , hibeler de tamam peki ya şimdi ne yapacağız , sırada ne var ? Sırada vize var arkadaşlar. Neredeyse son aşamaya gelmiş bulunmaktasınız.




Vize işlemleri her ne kadar insanların gözünü korkutsa da Erasmus için vizede şimdiye kadar herhangi bir sıkıntı çıktığını duymadım. Vize işlemleri için gerekli belgeleri tamamladığınız zaman onlar korksun sizden . Alınacak vize tipi  Ulusal D Tipi Vize oluyor.





Vize için gideceğiniz ülkenin vizesini ile ilgili olarak Türkiye’de yetkilendirilmiş bir kurumdan önce randevu almanız gerekiyor.İnternet üzerinden randevu alıp kuruma gerekli belgelerle gidiyorsunuz.






Ben İtalya için İDATA adlı aracı kurumdan vizemi almıştım.Aynı kurum Almanya vizelerini de veriyor.
Vize için gerekli belgeler internet sitelerinde mevcut olmakla beraber genel olarak aynı belgeler talep ediliyor.




NOT : Arkadaşlar vizeden önce pasaportla ilgili de bazı hususları belirtmek isterim . Eğer şu ana kadar pasaport çıkartmamışsanız Erasmus işlemleri sıkışmadan bunu halletmenizde fayda var.Pasaportunuzu Emniyet Müdürlüğünden  çıkarabilirsiniz.Bir haftada adresinize teslim ediliyor.Öğrenciler pasaport çıkarırken harç bedelinden muaf tutuluyor ve 25  yaşına kadar olan süre için pasaportu çıkıyor . Öğrenci belgeniz ve biyometrik fotoğraf ile pasaportunuzu temin edebilirsiniz.




Vize için (GENEL OLARAK ) talep edilen belgeler :
·         Pasaport ( Eğer daha önce vize alınmış ise ilgili sayfanın fotokopisi )
·         Davet   Mektubu
·         Biyometrik   Fotoğraf
·         Learning   Agreement
·         Kurumun İnternet Sitesinde Yer Alan Vize Başvuru Formu
·         Kurumun Belirlediği Miktardaki Ödeme
·         Yurtdışı Sağlık Sigortası


 

Arkadaşlar vize için gerekli kuruma belgelerinizi teslim ettikten sonra eğer daha önce yurtdışına çıkmamışsanız randevuya çağrılıyorsunuz. 



Randevu yaklaşık on gün sonrasına oluyor.Randevu için ilgili ülkenin elçiliğine gidiyorsunuz.Belgeleriniz kontrol ediliyor Erasmus için dediğim gibi bir sıkıntı olmuyor ve vize çıkıyor.Pasaportunuz adresinize kargolanıyor.







Bu aşamadan sonra yapmanız gereken ise okulunuza gidip vizeli pasaportunuzun fotokopisini vermek ve son olarak imzaları atmak . Tam olarak bu aşamadan sonra hibeniz hesabınıza yatırılıyor.





NOT : Arkadaşlar aldığınız vize çok girişli oluyor. Yani Erasmus için gittiğiniz ülkeden Schengen dahilinde olan ülkelere gezmeye gidebilirsiniz.

Evet arkadaşlar vize konusu da bu şekilde . Umarım bir faydam dokunmuştur.



 Sizlerin de bu heyecanları yaşaması dileğiyle J

10 Mart 2017 Cuma

ERASMUS İÇİN ÜÇÜNCÜ ADIM : HİBE

Merhaba sevgili arkadaşlarım :) 


Nasılsınız umarım her şey yolundadır .Şu sıralar Erasmus ile ilgili epey mesaj almaya başladım.Böylelikle ben de konuyu biraz daha derinleştirmeye karar verdim . Bugün size hibe konusundan bahsetmek istiyorum.




Arkadaşlar hibe , Ulusal Ajans tarafından Erasmusa gidecek öğrencilere verilen paradır.Hibe ile ilgili hususlar şunlardır ;






Hibe Avrupa’daki ülkelerin yaşam şartlarına göre günlük belirlenmiş bir miktar üzerinden sizin orada kalacağınız gün sayısına göre hesaplanır.


Hibe euro üzerinden hesaplanır.




Hibe okulunuz tarafından sizin açtığınız bir banka hesabına yatırılır.Bu bankanın hangisi olduğunu okulunuz belirliyor.





Hibe’nin GENEL OLARAK %80lik kısmı siz giderken verilip kalan %20lik kısım da siz döndüğünüzde ders başarı durumunuza göre verilir.Arkadaşlar burada dikkat çekmek istediğim nokta bazı okullar hibeyi siz giderken toplu olarak yani %80lik kısmı yatırır , bazıları yarısını yatırır , bazıları da siz gittikten sonra yatırır.Durum tamamen farklılık göstermektedir.Kırıkkale Üniversitesi hibenin %80lik kısmını size giderken veriyor .



                                    

Hibeler şu tabloya göre verilmektedir.
(Erasmus Staj için verilen hibe 100 Euro daha fazladır )









Hibenin yetip yetmediğini soracak olursanız , ona da şu şekilde cevap vereyim.Ben İtalya’da Erasmus yapıyorum.Bana verilen hibe –bir yıl üzerinden hesaplandı-4400 euro idi.Bu miktar sizin harcamalarınıza göre size yeter ya da yetmez.Ben 170 Euro ev kirası ödüyorum.Faturalar , yiyecek , içecek derken aylık 400 Euro gidiyor.Fakat ben şuana kadar İtalya’daki neredeyse tüm şehirleri de gezdim ve maddi sıkıntı yaşamadım. Ailem şuana kadar yalnızca 170 Euro göndermişti .





Şuan hala hibemden harcıyorum. Sanırım gidene kadar da yetecek.Nasıl yetiyor diye sorarsanız , ben parti bar tarzı yerlere gitmiyorum ve içki sigara da kullanmıyorum.Haliyle maddi sıkıntım da olmadı şükür .



Parayı nasıl çektiğimi de unutmadan belirteyim.Buradaki ATM’lerin hepsinden tüm Türk banka kartlarıyla para çekebilirsiniz .Yalnız bankalar belirli bir miktar komisyon alıyor. Euro’nun çok yüksek olduğu dönemlerde bu biraz sıkıntı olabiliyor.




Bir de buradaki yiyecek içecek giderleri de şu şekilde arkadaşlar.İtalya’da bir markette Türkiye’deki her şeyi bulabilirsiniz. (Çay ve kahve hariç ) Fiyatları da yalnızca TL olan kısmı Euro yapın . Elbet pahalı oluyor biraz.





Evet arkadaşlar hibenin yetip yetmemesi tamamen sizin elinizde olan bir durum yani .Sevgilerle

2 Mart 2017 Perşembe

ERASMUS İÇİN İKİNCİ ADIM : LEARNING AGREEMENT ( ÖĞRENİM ANLAŞMASI )



Erasmusla ilgili ikinci yayınımla sizlerleyim sevgili okurlar.Her ne kadar öğrenciler arasında gezme tozma programı olarak görülse de aslında Erasmus  sizi ‘Aman be belgesi de ıslak imzası da yeter artık ‘ diye isyan ettirecek birçok prosedür içeriyor.Yok yok korkmayın lafın gelişi öyle dedim elbette bunlar aşılamayacak zorluklar değil.Önceki yayınımda Erasmus sınavından bahsetmiştim.





Eğer sınavı geçmişseniz sonraki aşamaya hoş geldiniz diyorum .Eveeeeet sonraki aşamamız sınavı kazandığınıza dair belgelerin karşı okula bildirilmesi ( karşı okul Avrupa’daki okul oluyor , yani tercih listesine yazdığınız ve gitmeye hak kazandığınız okul ) . 





İsminiz resmi olarak bildirildikten ve karşıdan da onay geldikten sonra sizin için tatlı bir maraton başlıyor canlarım , kolay gelsin. Yapmanız gereken derslerinizi eşleştirmek. Nasıl ya hangi dersi hangi dersle eşleştireceğim ne demek bu diyorsunuz muhtemelen. Arkadaşlar Erasmusla gideceğiniz okulda göreceğiniz dersler ile o yıl Türkiye’deki okulda görmeniz gereken dersleri kredileri birbirine eşit olacak şekilde eşleştirmeniz gerekiyor.



NOT : Arkadaşlar benim okulum ( Kırıkkale Üniversitesi Hukuk Fakültesi ) derslerin kredileri eşit olacak şekilde eşleştirilmesini yeterli gördü .Fakat özellikle belirtmek isterim ki her okul bu şekilde olmayabiliyor.Yani derslerinizin içerik olarak da birbirine yakın olması şartı aranıyor.





NOT : Kredilerin birbirini tutması konusunda şu hususu eklemek isterim . Krediler elbetteki tamı tamına denk gelmiyor . Birbirine yakın olması yeterli . Mesela benim Türkiye’de derslerim yıllık olduğu için bir yolda toplam 60 kredilik ders alıyordum Erasmusla da aldığım derslerin kredisi  62 olmuştu. Bir sıkıntı olmadı.







Peki derslerimizi nereden nasıl bulup seçeceğiz ? Arkadaşlar gideceğiniz okulun internet sitesinde her detayı bulabilirsiniz. Ders listesine de oradan ulaşıyoruz . 










NOT : Arkadaşlar LA belgesine yazdığınız dersler gittiğiniz okulda açılmayabilir.Korkmayın dersleri değiştirme hakkınız var . 




Belge de şahsi bilgilerinizi ( Ad , soyad , doğum yeri ve tarihi , mail adresiniz gibi bilgiler ) doldurup derslerinizi ekliyorsunuz.
Seçtiğiniz dersleri ‘’Fakültenizin Erasmus sorumlusuna ‘’ sunup uygunluğunu kontrol ettiriyorsunuz. Bu belge sizin , fakültenizin Erasmus koordinatörünün, ve genel koordinatörün imzasını içermek zorunda.İmzalardan sonra belgeyi taratıp karşı okula yolluyorsunuz.




Belgeleriniz gönderildikten sonra artık Davet Mektubunuzu beklemeye başlıyorsunuz.Okul Davet Mektubu ve imzalanmış Learning  Agreement’ı size gönderiyor.

Davet Mektubu Avrupa’da gideceğiniz okulda Erasmus eğitimi almanızı sağlayan ve aynı zamanda ülkeye giriş için vize işlemlerinde en çok gerekli olan belgedir.Vize işlemleri sırasında ülkeler arasında farklılık göstermekle beraber kimi ülkelerde e-mail ile gönderilen mektup yeterli oluyor kimileri ise orijinal mektubu istiyor bu kısım biraz şansınıza kalmış yani.  


Erasmus resmi işlemlerle ilgili yayınlarım devam edecek , takipte kalın dostlar :)




27 Şubat 2017 Pazartesi

ERASMUS İÇİN İLK ADIM : ERASMUS SINAVI

Merhabaaa , sevgili arkadaşlar. Blogumu açtığımdan beri (bu arada çok teşekkür ediyorum gayet samimi ve sıcak bir okuyucu kitlem var ) erasmusu nasıl kazandığım , nasıl cesaret ettiğim ve memnuniyetimle ilgili mesajlar alıyorum.Ben de birkaç yayınım boyunca bu konu hakkında sizlerle paylaşımda bulunmaya karar verdim.Eveeet o zaman bir yerden başlayalım .
Erasmus (Erasmus+ , Erasmus+Staj vb ) çeşitleri olan üniversite öğrencilerinin farklı kültürleri tanıyabilmesi , Avrupa ülkelerinin eğitim olanakları ile beraber sosyal hayatlarını da görebilmesi ve elbette bununla beraber yabancı dillerini geliştirme olanağı sağlayan bir kültür programıdır.




Tabi elinizi kolunuzu sallayarak gidemiyorsunuz Erasmusa.Okullarda Erasmus için düzenlenen sınava girip belirli bir puanı alarak gitmeye hak kazanıyorsunuz.
Öncelikle ben Kırıkkale Üniversitesi’nde okuyorum. 


Kendi okulumda uygulanan sistem  hakkında bilgi vermek istiyorum. (arkadaşlar bu sistem genel hatlarıyla beraber diğer okullarda da aynı şekilde) Erasmus için düzenlenen sınavlar var . Sınav İngilizce , Fransızca ve İtalyanca hazırlanıyor . Siz istediğiniz dili , tercih ettiğiniz okulları sınavdan önce yayınlanan başvuru formuna doldurarak – benim de çok saçma bulduğum konu buydu , sınavdan önce tercih yapıyorsunuz – başvurunuzu yapıyorsunuz.Başvuru için genel not ortalamanızın 2,20ve üzeri olması gerekiyor.(Önlisans ve lisans öğrencileri için 2,20 lisansüstü öğrenciler için 2,50)Yapılan başvurular değerlendirildikten sonra sınava girmeye hak kazananlar açıklanıyor.




Ve sınav günü gelip çatıyor.Ben sabahtan yazılı sınava girdim.Tabiki sınav dilini İngilizce seçtim –belki bir daha Erasmus yaparsam İtalyanca seçerim , yok yok şaka o kadar öğrenmek epey zor -.Yazılı sınavdan 50 ve üzeri alanlar aynı gün yapılan sözlü mülakata girmeye hak kazanıyor.Ben yazılı sınavdan 58 almıştım ve aynı gün sözlü mülakata girdim.Yazılı sınav test olmuştu kaç soru olduğunu gerçekten hatırlamıyorum sanırım 50 soruydu. 


Zorluğuna gelince arkadaşlar ben Anadolu Lisesinde okudum ve liseden sonra herhangi bir dil eğitimi almadım fakat dil öğrenme konusunda bir yatkınlığım var fazla zorluk çekmiyorum . İngilizce için de şöyle bir durumum vardı , bir ara Korece öğrenmeye merak sarmıştım ve Koreli arkadaşlarımla önce İngilizce iletişim kurmuştum yani pratikte İngilizce hayatımda hep vardı.
Ben şuan ne kadar sınav kolaydı desem sınavı zor bulacak , ne kadar zor desem de kolay bulacak arkadaşlarım vardır. 

O yüzden zorluk göreceli kavramdır diyorum ve bu zorluğun okullara göre değiştiğini de özellikle vurgulamak isterim.Sözlü mülakat ise yazılıdan daha kolay bulduğum kısım oldu benim için.Zaten sınava Türk hocalar yapıyor hani karşımdaki zaten Türk ne kadar sıkılabilirim ki diyerek bir rahatlıkla girdim .
Beş ya da on dakika sürdü , nerede kaldığım , neden Erasmus seçtiğim sorulmuştu.
Gelelim sınav puanlarına . Arkadaşlar Erasmus , Ulusal Ajans denilen kurum tarafından koordine ediliyor.Sizin aldığınız puanlar Ulusal Ajans tarafından hesaplanıyor.
Hesap sistemi şu şekilde ; Genel not ortalamanızın yüzlük sisteme göre yarısı + Erasmus sınav puanınızın yarısı ( bu puan yazılı sınav ve sözlü sınavın toplamı şeklinde oluyor).


Erasmus sınavı fakülte ayrımı olmaksızın ortak bir şekilde yapılıyor.Fakat puanlar alındıktan sonra kendi fakültenizden sınava girenlerle oluşturan sıralamaya giriyorsunuz.Bu sıralamada önemli olan puanlardan çok yapılan tercihler diye düşünüyorum.Zira çoğunluk aynı okulu tercih etmişse açıkta kalma ihtimaliniz de yüksek olabilir.Öğrenciler genelde derslerin İngilizce olduğu kolay okulları tercih ediyor. Fakat bu okulların kontenjanları var .İşte sıkıntı burada başlıyor her ne kadar puanınız yüksek de olsa sizden yüksek puan alanlarla aynı yeri tercih ederseniz puanınıza yazık olup açıkta kalabilirsiniz.Ben Erasmusta tercihlerin şah damarı olduğunu düşünüyorum özellikle Hukuk Fakülteleri için.




Sevgili Arkadaşlarım Erasmus sınavı bu şekilde . Umarım sorularınıza yanıt verebilmişimdir.

22 Şubat 2017 Çarşamba

KARIŞ KARIŞ İTALYA - İLK DURAK : ROMA !

  5-İSPANYOL MERDİVENLERİ
  6-PADRE DELLA PATRİA / VITTORIO EMMANUELE II




-İSPANYOL MERDİVENLERİ 
Roma'da sağımız solumuz önümüz arkamız tarih kokan yapılarla dolu.Tabiki bir kısmının önemi daha büyük daha çok turist tarafından ziyaret ediliyor . Bunlardan biri de İspanyol Merdivenleri.



















Tarihte İtalya-İspanya arasında hem savaş anlamında  hemde kültürel anlamda birçok etkileşim olmuş.Öyleki İspanyolca ve İtalyanca birbirine çok benzeyen iki dil. Erasmus için gelen İspanyol öğrenciler hemen İtalyanca öğrenmişlerdi mesela , bu konuya özellikle değineceğim daha sonra .



Eveet ne diyordum heh etkileşim falan derken Roma'da İspanya Büyükelçiliğinin olduğu sokakta bulunan bu merdivenler ismini de buradan almış.Merdivenlerin en üst kısmından Roma'daki en önemli markaların mağazalarının bulunduğu caddeyi tüm ihtişamıyla salınırken görebilirsiniz.İstanbul'da Nişantaşı , Roma'da da Via Condotti işte.İspanyol Merdivenleri de her daim kalabalık olan yerlerden birisi.




Merdivenlerin bulunduğu meydanın adı Piazza di Spagna.Lüks mağazaların olduğu cadde de Via Condotti.İspanyol Merdivenleri 137 basamaktan oluşuyor , hanımelileriyle kaplı bu taş merdivenler.Aslında isim ile ilgili farklı söylentiler de var .

Merdiven yapılamayacak kadar dil yokuşlu yerlere yapılan merdivenler için İspanyol Merdivenleri ismi kullanılması diğeri de İspanyolların şehri fethederken buradan girmeleri.
 




-VİTTORİO EMANUELE II ABİDESİ : PADRE DELLA PATRİA


Roma'da Piazza Venezzia'da bulunan İtalya'nın ilk kralı Emanuele anısına yaptırılan abide olur kendisi.Gayet heybetli bir yapı olmakla beraber önünde de Vittorio Emanuele'nin heykelini bulundurmaktadır.İtalya'da bulunan diğer tarihi yapılar gibi burası da büyük bir öneme sahiptir.Birinci Dünya Savaşı asker mezarlığını da bulundurmaktadır.Meçhul Asker Anıtı olarak da bilinmektedir bu arada.2 Haziran günü burada bir anma töreni gerçekleştirilirmiş.








Aslında yapı İtalyanlar tarafından başlangıçta hiç sevilmemiş ve protesto edilmiş. Nedeni ise yapının sırf beyaz mermerden yapılmasının halk arasında takma dişe benzetilip şehrin görüntüsünü bozduğu düşünceleriymiş.Ayrıca İtalyanlar bu esere pasta ve daktilo adını takmışlar onlara benzettikleri için.










Eser o kadar görkemli ki çok uzaktan bile kendini belli ediyor ayrıca Roma'nın seyri de bu yapıdan bir başka oluyor.Kolezyum tüm ihtişamıyla karşınızda size göz kırpıyor.


Hep en önemli noktayı unutuyorum . Bu yapıda merdivenlere oturmak yasak .Neden bilmiyorum galiba o bembeyaz merdivenler aşınmasın diye .







Roma'da bulunan tarihi mekanların sonuna geldik böylece , aslında en çok gezilen ve turist akınına uğrayan  yerler demek daha doğru olur .Roma'daki diğer tarihi mekanlarla ilgili de ara ara yayınlarla sizinle olacağım :)